Tutsakların İkilemi (Prisoner’s Dilemma)
Çatışma yönetimi stratejileri açıklanırken en çok değinilen konulardan birisidir Tutsakların İkilemi (Prisoner’s Dilemma). Çatışma yönetimi stratejilerinde, genelde çözüme giden yolda bir tarafın kazancı esas alınır. Problem çözme haricindeki tüm çatışma stratejilerinde bir kazanan ya da bir kaybedenin varlığından bahsedilir. Çünkü bilinir ki bir tartışma sırasında tarafların ikisi de kendi argümanını öne çıkarma dürtüsü içerisindedir. Çatışmalarda iki tarafın da kağıt üzerinde karlı çıkmadığı, bir başka deyişle kazanamadığı durum ise aslında uzun vadede en yapıcı olan stratejidir. Buna kanıt olarak ise Prisoner’s Dilemma örneği sunulagelmiştir.
Bir olayda iki kişinin de karlı çıkacağı duruma yönelik işbirliğinin neden zor olduğunu açıklar bize Prisoner’s Dilemma. İki adet yakalanmış suçlu arasında oynanan oyun, çıkar çatışmasının grup faydasının önüne nasıl geçebildiğini kanıtlar;
Elimizde polis tarafından yakalanmış iki adet suçlu bulunmaktadır. Bunlara Mr. Pink ve Mr. Orange diyelim. Bu iki suçlunun birlikte bir soyguna karıştığı biliniyor ancak bu durum henüz kanıtlanabilmiş değil. Bunun yanında, her ikisininde ufak suç işlediklerine dair ise kesin kanıt bulunmakta. Bu ufak suç, silah taşımak. Eldeki veriler, iki suçlunun da yanlarında silahla yakalandığı, soygunu muhtemelen birlikte gerçekleştirdikleri yönünde. Polis, suçluları yakalayabilmek için bir strateji geliştiriyor ve suçluları ayrı ayrı odalarda sorguya alıyor.
Sorgu sırasında suçluların ikisine de aynı şey söyleniyor: “Yanında ruhsatsız silah bulundurduğunu biliyoruz. Bu bir suç ve bu suçun cezası 1 yıl hapis. Yani şu anda seni içeride 1 yıl tutacak gücümüz var. Ancak eğer soygunu itiraf edersen ve partnerinin suçunu bize söylersen, partnerin de sessiz kalırsa sen serbest kalacaksın. Bu durumda partnerin ise 16 yıl hapis yatacak. Eğer partnerin sessiz kalmak yerine o da senin gibi suçunu itiraf ederse bu sefer ikiniz de 8 yıl hapis yatacaksınız. Seçim sizin.”
Bu aşamada Mr. Orange’ın önünde iki seçenek vardır:
- İtiraf etmek ve partnerini suçlamak
- Sessiz kalmak
Mr. Orange için bu durumda itiraf etmek en mantıklı seçenek olacaktır. Çünkü eğer itiraf ederse, Mr. Pink’in sessiz kalması durumunda Mr. Orange hapisten kurtulacaktır. Eğer Mr. Pink de soygunu itiraf ederse bu defa 16 yıl yatmak yerine 8 yıl yatıp kurtulacaktır. Yani bu durumda Mr. Pink ne yaparsa yapsın Mr. Orange kendisi için en iyi seçeneğin itiraf etmek olduğunu düşünecektir.
Bu düşünce aynı zamanda Mr. Pink için de geçerli olacaktır. Sonuç olarak iki taraf da itiraf etme yolunu seçip 8’er yıl hapis cezası alacaktır. Oyun teorisinde bu durumun adı baskın stratejidir. Yaygın kullanımıyla hayatta kalma güdüsü de diyebiliriz. Karşı tarafın kararından bağımsız olarak, kişinin kendisi açısından en faydalı opsiyonu seçmesi durumudur.
Eğer kollektif düşünebilseler ya da birlikte karar verebilecek durumda olsalardı ikisi de anlaşıp sessiz kalmayı tercih edeceklerdi. Bu durumda 8’er yıl yatmaktansa 1 yıl minor suç cezası çekip serbest kalabileceklerdi.
Seçenekleri özetlemek gerekirse;
- İki suçlu birden itiraf ederler ve 8 er yıl hapis yatarlar.
- Mr. Orange itiraf eder, Mr. Pink sessiz kalır ve Mr. Pink 16 yıl ceza alır.
- Mr. Pink itiraf eder, Mr. Orange sessiz kalır ve Mr. Orange 16 yıl ceza alır.
- İki suçlu da sessiz kalır ve 1’er hapis cezası ile kurtulurlar.
Duruma dışarıdan bir göz olarak baktığımızda en mantıklı yolun tabii ki de iki suçlunun sessiz kalması durumu olduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. Ancak bu iki suçlunun birbiriyle anlaşma yapamadıkları gerçeğini de göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Bununla birlikte, iki suçlu birbirleriyle daha önce sessiz kalmak konusunda anlaşmış olsalardı bile, sorgu odasında yalnız kaldıkları zaman diğer suçlunun suçu itiraf etme riskini almayarak, sessizliği bozma kararı almaları kaçınılmaz olacaktır.
İşte çatışma yönetimi, tam olarak bu noktada devreye girer. Yönetici bazında çatışma yönetimi, karar alıcıların kendi kişisel anlık faydalarına değil, ekibin faydasına ve geleceğe yönelik adımlar atmalarını sağlamaktır. Verdiğimiz örnek hikaye üzerinde açıklamak gerekirse, yönetici konumundaki bir Mr. White’ın olaya müdahil olması ve iki tarafın da sessiz kalmasının neden kendileri için daha karlı olacağını ve bu konuda birbirlerine mutlak surette güvenmeleri gerektiğini açıklaması beklenir. Tüm bunların yanında iyi bir yönetici, olası bir çatışma durumunda iki tarafın da sessiz kalmak yerine birbirlerini ele vereceği öngürüsünde bulunabilmelidir. Bu öngörü aracılığıyla, çatışmayı daha yolun başındayken durdurabilir.
Kişisel açıdan baktığımızda ise, çatışma yönetimine hakim birisinin bu durumda risk alması ve sessiz kalması daha kolay olacaktır. Ancak bir şartla: ‘Diğer arkadaşının da çatışma yönetimini iyi beceren birisi olduğunu bilirse…’